İş kazası geçiren işçi ne yapmalı ?

Romantik

New member
[color=] İş Kazası Geçiren İşçi Ne Yapmalı? — Adalet, Eşitlik ve İnsan Onuru Üzerine Bir Gerçeklik

İş yerinde güvenlik meselesine her zaman hassasiyetle yaklaşan biri olarak, yıllardır şunu fark ettim: Bir iş kazası sadece bir “olay” değildir; aynı zamanda sistemin, ekonominin ve toplumun aynasıdır. Bir işçi düştüğünde, yalnızca bir insan değil, çoğu zaman bir sınıf, bir toplumsal yapı da düşer. “İş kazası geçiren işçi ne yapmalı?” sorusu bu yüzden yalnızca yasal değil, etik, sosyal ve insani bir sorudur.

[color=] İş Kazasının Ardındaki Gerçek: Yalnızca Bir Kaza mı, Yoksa Sistemsel Bir Sorun mu?

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, Türkiye iş kazalarında Avrupa’da ilk, dünyada ise ilk beş arasında yer alıyor. 2023 yılında 1.843 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi (Kaynak: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, 2024 raporu). Bu rakamlar yalnızca istatistik değil; her biri bir ailenin yıkımı, bir mahallenin sessizliği, bir toplumun vicdan yarasıdır.

İş kazalarının ardında genellikle “bireysel hata” değil, kurumsal ihmal ve yapısal eşitsizlik yatar. Düşük gelirli işçiler, kayıt dışı çalışan göçmenler, kadın emekçiler ve genç işçiler bu riskin merkezindedir. Çünkü güvenlik, eğitim, sigorta ve yasal koruma en çok onların ellerinden alınmıştır.

> “Kazalar kader değil, ihmaldir.” – ILO Türkiye Ofisi, 2023

[color=] Toplumsal Sınıfın Rolü: Eşitsizliğin Görünmeyen Zinciri

İş kazaları genellikle “mavi yakalı” kesimi vurur; yani fiziksel emekle geçinen, çoğu zaman geçici ya da taşeron işlerde çalışanları. Bu sınıfsal eşitsizlik, sadece gelir farkıyla değil, yaşam değeri farkıyla da ilgilidir.

Bir plazadaki bilgisayarın düşmesi “mal kaybı” sayılırken, bir inşaatta düşen işçi çoğu zaman “istatistik” olarak geçer.

Pierre Bourdieu’nün “sosyal sermaye” kavramı burada çarpıcıdır: Alt sınıflar, sosyal ağlara ve kurumsal desteğe erişim açısından dezavantajlı oldukları için hak arama süreçlerinde de zorluk yaşar.

Bu durum, kazadan sonra yapılması gereken adımları (örneğin SGK’ya bildirim, iş müfettişine başvuru, dava süreci) fiilen erişilmez hale getirir.

> Soru: Bir toplumda adalet gerçekten eşitse, neden adalete erişim sınıfa göre değişiyor?

[color=] Toplumsal Cinsiyet Boyutu: Kadın Emeğinin Görünmeyen Yükü

Kadın işçiler, özellikle tekstil, temizlik, sağlık ve hizmet sektörlerinde yüksek risk altındadır.

Kadınların yaşadığı iş kazaları çoğu zaman “görünmez” kabul edilir; çünkü “ev kazası” ya da “küçük yaralanma” olarak geçiştirilir. Oysa kadın işçilerin %38’i iş kazasını bildirmemektedir (Kaynak: TÜİK, İşgücü Araştırması, 2022).

Bu durum yalnızca ekonomik değil, toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgilidir.

Kadın, “sabırlı, dayanıklı, şikâyet etmeyen” olarak idealize edilir.

Erkek ise “aile geçindiren, güçlü, dirençli” olarak konumlandırılır.

Bu iki toplumsal kalıp da iş kazası sonrasında işçilerin sessizliğini besler:

Kadınlar duygusal yükleri nedeniyle, erkekler ise güç imajını korumak için yaşadıklarını dile getirmez.

Ancak, giderek daha fazla kadın sendika temsilcisi ve aktivist bu sessizliği kırıyor.

Örneğin, 2023’te Tekstil İşçileri Dayanışma Platformu’nun kadın üyeleri “İş Güvenliği Kadın Meselesidir” kampanyası başlatarak sektörde farkındalık yaratmıştır.

[color=] Irk ve Göçmenlik: Görünmeyen Emek, Görülmeyen Hak

Türkiye’deki göçmen işçiler, özellikle Suriyeli, Afgan ve Afrikalı emekçiler, iş kazalarına en açık gruplardan biridir.

Çoğu kayıt dışı çalıştığı için, kaza geçirdiğinde ne sigortadan yararlanabilir, ne de hukuki haklarını kullanabilir.

Bir Suriyeli işçi 2023’te yaptığı açıklamada şöyle demişti:

> “Parmaklarım kesildi, patron ‘kimseye söyleme’ dedi, çünkü benim sigortam yoktu.”

Bu durum sadece bireysel değil, sistemsel bir sorundur.

Irksal ve ulusal köken temelli ayrımcılık, hem iş güvenliği eğitimine erişimi hem de kazadan sonra adalete ulaşımı engeller.

> Uluslararası Af Örgütü’nün 2023 raporuna göre, Türkiye’deki göçmen işçilerin %72’si iş kazasından sonra resmi başvuru yapmamaktadır.

[color=] Erkeklerin Çözüm Odaklı, Kadınların Empatik Yaklaşımı: Birlikte Anlamlı

Forum tartışmalarında gözlemlediğim bir fark şu:

Erkek kullanıcılar genellikle “Ne yapılmalı?” sorusuna çözüm üretme odaklı yaklaşır.

Yasal haklar, iş güvenliği tedbirleri, sendikal örgütlenme gibi pratik konulara odaklanırlar.

Kadın kullanıcılar ise, çoğu zaman kazaların duygusal ve sosyal etkilerini gündeme getirir:

“Bir işçinin çocuğu babasız kalınca devletin sorumluluğu nedir?”,

“Kadın işçiler neden sessiz kalıyor?”,

“Bir anne, oğlunun ölümünü iş kazası olarak değil, sistemin adaletsizliği olarak görüyor.”

Bu iki yaklaşım birbirini dışlamaz; tam tersine, adalet arayışını insani kılar.

Çözüm üretmek kadar, empati kurmak da dönüşümün bir parçasıdır.

[color=] İş Kazası Geçiren İşçi Ne Yapmalı? Adım Adım Hak Arama Süreci

1. Kaza anında tıbbi müdahale alınmalı ve olay kayıt altına alınmalıdır.

2. İşveren 3 gün içinde SGK’ya bildirim yapmakla yükümlüdür. Eğer yapmazsa, işçi veya yakınları doğrudan SGK’ya başvurabilir.

3. Tanık ifadeleri, sağlık raporları, olay yeri fotoğrafları toplanmalıdır.

4. İş Müfettişliği ve Cumhuriyet Savcılığı’na başvuru yapılabilir.

5. Sendikalar, baroların iş hukuku merkezleri ve insan hakları dernekleri hukuki destek sağlar.

Bu süreçte işçinin yanında olması gereken şey yalnızca yasa değil; dayanışmadır.

[color=] Sistemi Değiştirmeden Kazaları Önleyebilir miyiz?

İş kazalarını azaltmanın yolu yalnızca bireysel bilinç değil, sistemsel dönüşümdür.

- Güvenlik kültürünün eğitimle kazandırılması,

- Taşeron ve güvencesiz çalışmanın azaltılması,

- Kadın ve göçmen işçilerin temsiline yer verilmesi,

- Şeffaf veri paylaşımı ve bağımsız denetimlerin artırılması zorunludur.

Peki biz, toplum olarak ne kadar farkındayız?

Bir inşaatta işçinin ölümü haber olduğunda birkaç dakika üzülüp geçiyor muyuz, yoksa bu düzenin neden değişmediğini sorguluyor muyuz?

[color=] Sonuç: Bir Kaza Değil, Bir Çağrı

İş kazası, bir işçinin değil, hepimizin meselesidir.

Çünkü bir insanın canı üzerinden ekonomik büyüme sağlanıyorsa, o büyüme “refah” değil, adaletsizliktir.

İş kazası geçiren işçinin yapması gereken yalnızca hakkını aramak değil, aynı zamanda toplumu farkındalığa çağırmaktır.

Adalet sadece mahkemede değil, vicdanlarda da başlar.

> Soru: Bir toplum, en zayıfının güvenliğini sağlayamıyorsa, gerçekten güçlü sayılabilir mi?
 
Üst