Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun anlamı nedir ?

Romantik

New member
[color=]Bilmeyen Ne Bilsin Bizi, Bilenlere Selam Olsun: Anlamı ve Eleştirisi

Herkese merhaba,

Bugün bence toplumun bir parçası olarak büyük ölçüde yanlış anlaşılan ve fazlasıyla yaygınlaşan bir ifade üzerine konuşmak istiyorum: “Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun.” Bu söz, sosyal medya ve gündelik yaşamda o kadar çok tekrar ediliyor ki, anlamını kaybetmeden ve etkisini yitirmeden ne kadar da fazla kullanıldığını görebiliyoruz. Ancak bu ifadeyi derinlemesine düşündüğümde, gözden kaçırılan bazı tehlikeli noktalar ve var olan sorunları fark ettim. Belki de ilk bakışta etkileyici ve anlamlı görünen bu sözün, altında derin bir eleştiriye açık olabilecek yüzlerce yan etkisi var.

Benim görüşüm şu ki, “Bilmeyen ne bilsin bizi?” gibi bir söylem, aslında çok daha karmaşık bir toplum yapısını göz ardı eden, dar bir perspektife hapsolmuş bir bakış açısını yansıtıyor. Bu yazıda, hem erkeklerin daha stratejik ve çözüm odaklı hem de kadınların empatik ve insan odaklı bakış açılarını göz önünde bulundurarak bu cümlenin eksikliklerini tartışmak istiyorum.

[color=]Sözün Görünmeyen Yüzü: Toplumdaki Ayrımcılık ve Kültürel İzolasyon

Bu ifadeyi kullanan kişiler genellikle “bizim yaşadıklarımızı sadece biz anlayabiliriz” anlamında kullanıyor. Temelde bu bakış açısı, gruptan gruba bir ayrım yaratma eğiliminde ve toplumsal bir izolasyona zemin hazırlıyor. Bunu, özellikle Türkiye gibi kültürel olarak zengin, çeşitliliğe sahip ve sosyal yapısı değişken bir toplumda, çok daha kritik bir şekilde ele alabiliriz. Her birey, yaşadığı ortamdan, aldığı eğitimden, ailesinden ve çeşitli diğer faktörlerden farklı bir şekilde şekillenir. “Bilmeyen ne bilsin” diyen bir kişi, yalnızca kendi deneyimlerine dayalı olarak dünyayı değerlendirmekte ve bu bakış açısının dışındaki her şeyi, bilmeyen bir duruma indirgemektedir.

Ancak burada çok önemli bir soru ortaya çıkıyor: Toplumun çeşitli kesimlerinin deneyimlerinin sadece bir grubun bakış açısıyla mı anlaşılması gerekir? Burada, tek bir grup veya birey odaklı düşünmek, toplumun geneline yayılan daha derin empati ve anlayışın önüne geçiyor. Birçok insanın kendini dışlanmış hissettiği bu bakış açısı, sadece küçük bir grubu, diğer tüm grupların deneyimlerinden izole etmekte ve toplumsal kutuplaşmayı körüklemektedir.

[color=]Erkeklerin Stratejik Bakış Açısı: “Bilmeyen Ne Bilsin?” Gerçekten Düşünülmeli Mi?

Erkeklerin daha stratejik bir bakış açısıyla bu ifadeyi değerlendirdiğini söylemek mümkün. Bu grupta, insanlar genellikle analiz ve veriye dayalı kararlar almaya meyillidirler. Yani, "Bilmeyen ne bilsin?" diyen bir erkek, büyük ihtimalle olayları kendi perspektifinden değerlendirirken, dışarıdan bakıldığında bu bakış açısının dar olduğunu fark etmeyebilir. Örneğin, bir iş yerinde çalışan bir erkek, yıllarca aynı görevde çalışmış ve sürekli başarı gösteren birisi olabilir. Ancak bu kişi, başka bir sektörde çalışan bir kadının, yaşadığı cinsiyet ayrımcılığı ya da kariyer gelişimi engellerini anlamayabilir. Bu noktada, "Bilmeyen ne bilsin?" diyerek, başka birinin yaşadığı zorlukları küçümsemek, aslında daha geniş bir insan hakları ve eşitlik mücadelesini göz ardı etmek anlamına gelir.

Erkeklerin stratejik bakış açısı, çoğu zaman veriye dayanır, ancak bu veriler sadece belirli bir deneyim kümesine dayalı olduğunda yanlış anlamlara yol açabilir. Yani, tek bir tecrübe üzerinden tüm toplumu yargılamak, aslında stratejik bir hata olur. Örneğin, bir erkek çalışanın başarıya ulaşması, onun her koşulda başarılı olduğu anlamına gelmez. Başarıları, çoğunlukla kendi toplumsal statüsünün, ait olduğu grupların ve şans faktörlerinin etkisiyle şekillenmiştir. Yani, her "bilen" kişinin gerçekten her şeyi bildiğini varsaymak, yanılgıya neden olabilir.

[color=]Kadınların Empatik Bakış Açısı: Toplumsal Anlayışın Sınırlarını Aşmak

Kadınlar, empatik bir bakış açısıyla, toplumsal eşitsizlik ve dışlanmışlık hissini daha derinden hissedebilirler. “Bilmeyen ne bilsin?” gibi bir ifade, kadınlar için daha fazla yalnızlık ve dışlanmışlık anlamına gelebilir. Kadınlar, genellikle toplumsal yapılar nedeniyle daha fazla ayrımcılığa uğrar ve erkeklerden farklı deneyimler yaşarlar. Dolayısıyla, bu söylemin arkasındaki “bilen” kimseyi kutsamak ve “bilmeyen” kesimi küçümsemek, özellikle kadınlar için daha problemli olabilir. Empati, kişinin başka birinin yaşadığı duyguları anlamasıdır. Bu bakış açısına göre, bir kadının yaşadığı zorlukları, bir erkek ya da başka bir kesim anlamadığında, onların deneyimlerini küçümsemek yerine anlamaya çalışmak gerekir.

Kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve sosyal adalet mücadelelerinde genellikle en ön saflarda yer alırlar. “Bilmeyen ne bilsin?” demek, aslında tüm toplumsal deneyimlerin eşit olduğunu varsaymak ve bu da toplumsal eşitlik mücadelesine zarar verir. Örneğin, bir kadının yaşadığı zorlukları başka bir kadının anlaması, cinsiyet temelli ayrımcılığa karşı dayanışma gösterilmesi, toplumsal bir ilerleme için daha anlamlı olacaktır.

[color=]Hareketin Gücü: Toplumsal Eleştirinin Önemli Noktaları

Sonuç olarak, “Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun” gibi ifadelerin, toplumda tek taraflı ve dar bir bakış açısını pekiştirdiğini düşünüyorum. Bu cümle, çoğu zaman grubun içinde kalıp, dışarıdaki insanların deneyimlerini görmezden gelmeye neden olabiliyor. Toplumun her bireyinin farklı bir bakış açısına, deneyime ve yaşama hakkı vardır. Kendi deneyimimizi başkalarının da deneyimi olarak görmek, toplumsal empatiyi geliştirmek yerine bizi yalnızlaştırabilir.

Peki, “Bilmeyen ne bilsin?” cümlesi gerçekten sadece bir grubu haklı çıkaran bir söylem mi, yoksa hepimizi kapsayan bir anlayışa mı yol açmalıdır? Sizce bu söylemi daha açık bir şekilde sorgulamamız gerekir mi? Toplumsal deneyimlere dayalı olan bu tür ifadeler, insanları daha fazla birbirinden uzaklaştıran, mı yoksa onları daha çok yakınlaştıran bir dil olabilir?
 
Üst